Cumhuriyetin ilk yıllarından beri süre gelen jazz (caz) müzik Cumhuriyetimizin çok partili sisteme geçmesiyle Türk caz müziği de batı jazz müziğinden kurtulup kendi ustalarını yetiştirmeye başlamıştır.Dönemin şarkıcılarından ayten alpman,kontrbasçı Selçuk Sun, çok büyük bir davulcu Erol Pekcan, Hırant Lusigyan, Suheyl Denizci, İsmet Sıral, Sevinc Tevz..
Türkiyede ilk olarak İstanbulda 306 adında jazz klübü açılmıştır. 1960 lardan sonra gün geçtikçe jazz müzik yayılmaya başladı ve Duygu Sağıroğlu ilk caz dergisini çıkartmaya başladı.Yine aynı yıllarda Okay Temiz, Maffy lakaplı Muvaffak Falay adlı sanatçılarımız avrupada kendilerini gösterip türk caz müziğine katkıda bulunmaya çalışsalarda 70’li yıllara doğru caz müzik popüler kültüre yenik düştü.
Türk caz müziğinin en kötü yılları olan 70’lerde piyanist Emin Fındıkoğlu,Arto Tunç,Onno Tunç ve türk caz müziğinin dev gitaristi Neşet Ruacan Birlikte Taksimde “fuaye”adlı caz klubunu açmışlardır..
1973’ten beri İstanbul Müzik Festivali’nde caza her sene genişleyen bir bölüm ayrılmaktaydı. Bu dönemde Türkiye’yi dünya cazının çok önemli isimleri ziyaret etti: Miles Davis, Chick Corea, Keith Garret, Wyton Marsalis…
1985’te Bilsak’ta Neşet Ruacan ile gitarist Önder Foçan’ın topluluklarının ev sahipliğini yaptıkları ve Emin Fındıkoğlu’nun sanat yönetmenliğini yürüttüğü ilk caz festivali gerçekleşti.(Bilsak Caz Festivali) Bu festival İstanbul’un caz yaşamını 1989’a dek zenginleştirmiş oldu.
Yeni caz kulüpleri birer birer açılmaya başladı ve bu kulüpler yeni müzisyenlerin tanınıp benimsenmesine de olanak verdi.
1990’lara geldiğimizde medyanın çeşitlenmesiyle daha çok ifade olanağı bulan caz, Akbank gibi sponsorların yardımıyla düzenlenen festivallerle yeni bir imaj kazandı. Son yıllarda ise, Aydın Esen – ki kendisi Türkiye’den çıkmış ve Amerika’da kendini kabul ettirmiş çok değerli bir caz sanatçımızdır - Kerem Görsev, Tuna Ötenel, Baki Duyarlar, Sibel Köse gibi birçok müzisyen, çeşitli kayıtlar ve festivallerde Türkiye’de de cazın var olduğunu göstermektedirler.
Ayrıca Ankara ve İstanbul’da kurulmuş caz dernekleri, başta ODTÜ Caz Festivali olmak üzere üniversitelerde düzenlenen caz etkinlikleri ve İstanbul’da yeni yeni açılan Gramafon, Q Bar, Babylon, , Jazz Café gibi canlı caz performanslarına yer verilen mekanlar caz dinleyen kitlenin ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
TRT 3’ün caz ağırlıklı programlarının yanına, 90’larda yayın hayatına başlayan Açık Radyo, Radio Oxygen ve Radio Blue gibi pek çok radyo istasyonu da caza kucak açarak gelişmesine ve daha çok kitlelere ulaşmasına destek olmakta.